18-21 Nisan Tarih-Kültür-Doğa ve Deniz (İzmir-Bodrum) Turu
1.Gün: 18 Nisan 2009 Cumartesi
Rota: İzmir-Menderes-Kolophon-Claros-Ahmetbeyli-Kuşadası
Mesafe: 90.79 km
Bisiklet üzerinde geçen zaman: 4.58.16 saat
Ortalama hız: 18.26 km/saat
Maksimum hız: 55.98 km/saat
Katılımcılar
Hüseyin Gümüş (İlk gün)
Evrim Yiğit (İlk gün)
Aytaç Aksoy
Semih Çelikoğlu
Yamin Kutlu
Emre Çatak
ve bendeniz Ozan Yılmaz
Haftalardır düşlerini kurduğum ve ardından büyük bir hevesle günlerce planladığım gezinin nihayet başlangıç günü geldi ve çattı.Son akşam büyük bir şevkle heybemi,çadırımı,matımı,uyku tulumumu hazırlıyorum.
Son gece heyecandan bir türlü uyku tutmuyor.Nihayet biraz olsun kestirebiliyorum ve her zaman saatin alarmı çalmadan uyanamayan ben,alarmı kurduğum saatten 1 saat erken kalkıyorum.Kendimi yollara atmak için hızlıca hazırlanıyorum.Buluşma saatine daha 1 saat olmasına rağmen çıkıyorum yola.Evden ayrılışım,pedallara ilk basışım,arkamda heybem,çadırım ve tulumumla yollara düşüşüm...Bu hissi anlatamam
Hava sanki daha bir güzel bugün.Konak'a gitmek üzere sahile iniyorum.Yukarıda masmavi gökyüzü,solumda sabah balıkçılarının olta salladığı masmavi İzmir Körfezi...
Nihayet Konak İskelesi'ne varıyorum.İskele girişindeki cafede kahvaltımı yapıyorum.Biraz sonra da Semih abi geliyor.O da benim gibi erkenci Buluşma saatine yaklaşık yarım saat var daha
Kahvaltıya beraber devam ediyoruz ve Evrim abiyi beklemeye başlıyoruz.Sohbet,muhabbet derken saat 10u geçiyor;fakat Evrim abi ortalarda yok Arıyorum,ulaşamıyorum Bir kaç dakika sonra arıyor beni ve telaşlı bir sesle uyuyakaldığını söylüyor Hatay'da oturduğu için yolumuzun üzeri olan Üçyol'da buluşmaya karar veriyoruz.Semih abiyle birlikte Varyant'tan Üçyol'a pedallıyoruz.
Üçyol'da biraz bekledikten sonra Evrim abi geliyor.Ayaküstü 2 dakikada kahvaltısını yapıyor
ve 3ümüz,ekibin geri kalanıyla buluşmak üzere Üçyol'dan Gaziemir'e pedallıyoruz.
Yeşillik Caddesi'nin yoğun trafiğinden sıyrılıp 2.buluşma noktamız olan Gaziemir Migros'a varıyoruz.
Uzun zamandır bekleyenlerden Hüseyin abi "Nerdesiniz oğlum ya" der gibi
Son hazırlıkları da tamamlayıp hep beraber düşüyoruz yollara...
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
İzmir'in en büyük su kaynağı: Tahtalı Barajı
Claros'a doğru giderken "Antik Kent (Kolophon)" tabelasıyla karşılaşıyoruz.Anayoldan sağa sapıyoruz.
Değirmendere köyünün yemyeşil tarlaları veee....
inekleri karşılıyor bizi
Tabii bir garip insanı da unutmamak lazım (sağ alt köşede) Onu anlatmak çok zor
Peşimizi bir türlü bırakmıyor.Şimdi de sol üst köşede Garip,çok garip biri
Sonunda biz ayrıldık ordan Köy yollarından ilerliyoruz.
Geldi bahar ayları,turlamanın tam zamanı Çiçekler açmış,böcekler ötüyor,kırlarda bisikletliler pedal pedal geziyor
Antik Kent (Kolophon)'i arıyoruz;fakat bulamıyoruz
Aslında o bölgeymiş;fakat bizim aradığımız anlamda bir kent yok ortada Uludağ sözlük de beni doğruladı: "o kalıntıların hiçbiri şimdi görülmez. belki surlar biraz."
http://www.uludagsozluk.com/k/kolophon/
Ayrıca Kolophon hakkında bilgiye:
http://www.izmir.gen.tr/izmirwiki/Wi.../Kolophon.aspx
http://www.kenthaber.com/ege/izmir/m...irmendere.aspx
adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Birkaç kalıntının resmine ise:
http://www.didimli.com/galeri/kolophon.htm
adresinden ulaşabilirsiniz.
Tekrar,yemyeşil doğadaki köy yolumuza geri dönüyoruz.
Köyler içinden geçip Kuşadası yoluna giriyoruz.
Yol üzerindeki 2. antik kent: Claros
Claros hakkında bilgiye:
http://www.izmir.gen.tr/izmirwiki/Wi...ri/Klaros.aspx
http://www.kenthaber.com/ege/izmir/m...os-klaros.aspx
adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Claros'taki bilgi tabelası.Daha büyük boyutta görebilmeniz için thumbnail şeklinde yükledim.Bundan sonraki antik kentlerdeki bilgi tabelalarını da bu şekilde yükleyeceğim.İlgilenenlere
2 antik kenti arkamızda bırakıp tekrar Kuşadası yoluna düşüyoruz
Ahmetbeyli çıkışındaki tatlı rampalar
Bu sırada yanımızdan bir bisikletçi geçiyor.Selamlaşıyoruz
Deniz,deniz,deniz...
Her çıkışın bir inişi vardır
Maket Köy
Öndeki çocuk maket değil yalnız
Son 15 km bitmek bilmiyor.Öğlen yemek yemedik.Sabah kahvaltısı ve abur cuburla idare ediyoruz;fakat gitgide gücümüz tükenmeye başlıyor
Tam bu sırada benzinlik imdadımıza yetişiyor
Amcam benzin almaya gelmiş
O da ne Resime dikkatle bakın
Kısa bir yiyecek faslından sonra yine yollardayız...
Pamucak
Az kaldı az.Ha gayret
veee nihayet Kuşadası...
derken,yokuş sanki "Fazla sevinmeyin ben buradayım!" der gibi sırıtıyor bize Kalan son gücümüzle yokuşu çıkıyor ve Kuşadası sahiline doğru inişe geçiyoruz.
Kamp alanımız hemen sahil yolunun kenarında
İlk olarak çadırlarımızı kuruyoruz...
Sonra duşumuzu alıp,üstümüzü değiştirip kurt gibi aç olan karınlarımızı doyurmak üzere çarşıya gidiyoruz.
Karnımız doyunca yüzümüz ayrı bir gülüyor tabii
Gezmeye devam
ve Emre'nin yazısıyla...
Kuşadası çıkarmasını yaptıktan sonra,sıra karargahımıza dönmeye geliyor.Bu savaşta tüm cephanemizi kullanıyoruz.Şimdi kaybettiğimiz cephanenin fazlasını kazanmaktı sıradaki.Mehmet Sokullu'nun sözü geldi birden aklıma.Preveze seniz savaşından sonra Haçlı Donanması komutanına dediği.Güç birlikten doğduğuna göre,hep birlikte bakkala.Nevalileri aldık mı,matları serdik mi altımıza?birde sohbet başladı mı?Üstümüzde yıldızlar,ağaçlar korunağımız,bisikletlerimizde siperlerimiz oluyor.Yorgunluk bedene vurduğundan,ruhumuzda yorgun tabi.Biraz yudumlayınca bu dinginliğe döndü ve kelimeler zor çıkar oldu ağızlardan.Çadırlar hazır,güvenlik sorunu yok,hava güzel...Bütün bu güzellikleri sonuna kadar kullanıyoruz.Ruh yavaş yavaş pes etmeye başlıyor ve o malum söz çıkıyor ağızlardan:'Haydi yatalım'.İşte bir çirkinlik güzellikler arasında.Güzellikler sürsün istiyorsun ama bitiyor.Olsun,rüyalarda yaşarız bizde,yaşananları gözlerimiz kapalı süzeriz.Sonunda bu gezide bitmicek mi?Alıştırıyoz işte kendimizi bee aga!
1.Gün: 18 Nisan 2009 Cumartesi
Rota: İzmir-Menderes-Kolophon-Claros-Ahmetbeyli-Kuşadası
Mesafe: 90.79 km
Bisiklet üzerinde geçen zaman: 4.58.16 saat
Ortalama hız: 18.26 km/saat
Maksimum hız: 55.98 km/saat
Katılımcılar
Hüseyin Gümüş (İlk gün)
Evrim Yiğit (İlk gün)
Aytaç Aksoy
Semih Çelikoğlu
Yamin Kutlu
Emre Çatak
ve bendeniz Ozan Yılmaz
Haftalardır düşlerini kurduğum ve ardından büyük bir hevesle günlerce planladığım gezinin nihayet başlangıç günü geldi ve çattı.Son akşam büyük bir şevkle heybemi,çadırımı,matımı,uyku tulumumu hazırlıyorum.
Son gece heyecandan bir türlü uyku tutmuyor.Nihayet biraz olsun kestirebiliyorum ve her zaman saatin alarmı çalmadan uyanamayan ben,alarmı kurduğum saatten 1 saat erken kalkıyorum.Kendimi yollara atmak için hızlıca hazırlanıyorum.Buluşma saatine daha 1 saat olmasına rağmen çıkıyorum yola.Evden ayrılışım,pedallara ilk basışım,arkamda heybem,çadırım ve tulumumla yollara düşüşüm...Bu hissi anlatamam
Hava sanki daha bir güzel bugün.Konak'a gitmek üzere sahile iniyorum.Yukarıda masmavi gökyüzü,solumda sabah balıkçılarının olta salladığı masmavi İzmir Körfezi...
Nihayet Konak İskelesi'ne varıyorum.İskele girişindeki cafede kahvaltımı yapıyorum.Biraz sonra da Semih abi geliyor.O da benim gibi erkenci Buluşma saatine yaklaşık yarım saat var daha
Kahvaltıya beraber devam ediyoruz ve Evrim abiyi beklemeye başlıyoruz.Sohbet,muhabbet derken saat 10u geçiyor;fakat Evrim abi ortalarda yok Arıyorum,ulaşamıyorum Bir kaç dakika sonra arıyor beni ve telaşlı bir sesle uyuyakaldığını söylüyor Hatay'da oturduğu için yolumuzun üzeri olan Üçyol'da buluşmaya karar veriyoruz.Semih abiyle birlikte Varyant'tan Üçyol'a pedallıyoruz.
Üçyol'da biraz bekledikten sonra Evrim abi geliyor.Ayaküstü 2 dakikada kahvaltısını yapıyor
ve 3ümüz,ekibin geri kalanıyla buluşmak üzere Üçyol'dan Gaziemir'e pedallıyoruz.
Yeşillik Caddesi'nin yoğun trafiğinden sıyrılıp 2.buluşma noktamız olan Gaziemir Migros'a varıyoruz.
Uzun zamandır bekleyenlerden Hüseyin abi "Nerdesiniz oğlum ya" der gibi
Son hazırlıkları da tamamlayıp hep beraber düşüyoruz yollara...
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik
İzmir'in en büyük su kaynağı: Tahtalı Barajı
Claros'a doğru giderken "Antik Kent (Kolophon)" tabelasıyla karşılaşıyoruz.Anayoldan sağa sapıyoruz.
Değirmendere köyünün yemyeşil tarlaları veee....
inekleri karşılıyor bizi
Tabii bir garip insanı da unutmamak lazım (sağ alt köşede) Onu anlatmak çok zor
Peşimizi bir türlü bırakmıyor.Şimdi de sol üst köşede Garip,çok garip biri
Sonunda biz ayrıldık ordan Köy yollarından ilerliyoruz.
Geldi bahar ayları,turlamanın tam zamanı Çiçekler açmış,böcekler ötüyor,kırlarda bisikletliler pedal pedal geziyor
Antik Kent (Kolophon)'i arıyoruz;fakat bulamıyoruz
Aslında o bölgeymiş;fakat bizim aradığımız anlamda bir kent yok ortada Uludağ sözlük de beni doğruladı: "o kalıntıların hiçbiri şimdi görülmez. belki surlar biraz."
http://www.uludagsozluk.com/k/kolophon/
Ayrıca Kolophon hakkında bilgiye:
http://www.izmir.gen.tr/izmirwiki/Wi.../Kolophon.aspx
http://www.kenthaber.com/ege/izmir/m...irmendere.aspx
adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Birkaç kalıntının resmine ise:
http://www.didimli.com/galeri/kolophon.htm
adresinden ulaşabilirsiniz.
Tekrar,yemyeşil doğadaki köy yolumuza geri dönüyoruz.
Köyler içinden geçip Kuşadası yoluna giriyoruz.
Yol üzerindeki 2. antik kent: Claros
Claros hakkında bilgiye:
http://www.izmir.gen.tr/izmirwiki/Wi...ri/Klaros.aspx
http://www.kenthaber.com/ege/izmir/m...os-klaros.aspx
adreslerinden ulaşabilirsiniz.
Claros'taki bilgi tabelası.Daha büyük boyutta görebilmeniz için thumbnail şeklinde yükledim.Bundan sonraki antik kentlerdeki bilgi tabelalarını da bu şekilde yükleyeceğim.İlgilenenlere
2 antik kenti arkamızda bırakıp tekrar Kuşadası yoluna düşüyoruz
Ahmetbeyli çıkışındaki tatlı rampalar
Bu sırada yanımızdan bir bisikletçi geçiyor.Selamlaşıyoruz
Deniz,deniz,deniz...
Her çıkışın bir inişi vardır
Maket Köy
Öndeki çocuk maket değil yalnız
Son 15 km bitmek bilmiyor.Öğlen yemek yemedik.Sabah kahvaltısı ve abur cuburla idare ediyoruz;fakat gitgide gücümüz tükenmeye başlıyor
Tam bu sırada benzinlik imdadımıza yetişiyor
Amcam benzin almaya gelmiş
O da ne Resime dikkatle bakın
Kısa bir yiyecek faslından sonra yine yollardayız...
Pamucak
Az kaldı az.Ha gayret
veee nihayet Kuşadası...
derken,yokuş sanki "Fazla sevinmeyin ben buradayım!" der gibi sırıtıyor bize Kalan son gücümüzle yokuşu çıkıyor ve Kuşadası sahiline doğru inişe geçiyoruz.
Kamp alanımız hemen sahil yolunun kenarında
İlk olarak çadırlarımızı kuruyoruz...
Sonra duşumuzu alıp,üstümüzü değiştirip kurt gibi aç olan karınlarımızı doyurmak üzere çarşıya gidiyoruz.
Karnımız doyunca yüzümüz ayrı bir gülüyor tabii
Gezmeye devam
ve Emre'nin yazısıyla...
Kuşadası çıkarmasını yaptıktan sonra,sıra karargahımıza dönmeye geliyor.Bu savaşta tüm cephanemizi kullanıyoruz.Şimdi kaybettiğimiz cephanenin fazlasını kazanmaktı sıradaki.Mehmet Sokullu'nun sözü geldi birden aklıma.Preveze seniz savaşından sonra Haçlı Donanması komutanına dediği.Güç birlikten doğduğuna göre,hep birlikte bakkala.Nevalileri aldık mı,matları serdik mi altımıza?birde sohbet başladı mı?Üstümüzde yıldızlar,ağaçlar korunağımız,bisikletlerimizde siperlerimiz oluyor.Yorgunluk bedene vurduğundan,ruhumuzda yorgun tabi.Biraz yudumlayınca bu dinginliğe döndü ve kelimeler zor çıkar oldu ağızlardan.Çadırlar hazır,güvenlik sorunu yok,hava güzel...Bütün bu güzellikleri sonuna kadar kullanıyoruz.Ruh yavaş yavaş pes etmeye başlıyor ve o malum söz çıkıyor ağızlardan:'Haydi yatalım'.İşte bir çirkinlik güzellikler arasında.Güzellikler sürsün istiyorsun ama bitiyor.Olsun,rüyalarda yaşarız bizde,yaşananları gözlerimiz kapalı süzeriz.Sonunda bu gezide bitmicek mi?Alıştırıyoz işte kendimizi bee aga!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder